Ders Kitaplarında Tipografi ve Tasarım Sorunları *
Hasip Pektaş,
2001
Okullarımızda okutulacak ders kitaplarının incelenmesi ve degerlendirilmesinde kullanılan ölçütler degişmeli mi, yoksa eski düzene devam mı edilmeli? Önce buna karar vermek gerekmektedir. Degişime inanmak, bu konuda çaba sarf etmek, ilerlemenin önündeki engelllerden birini kaldırmak anlamına gelir. Ders kitapları konusunda bugüne kadar yazılanlar, konuşulanlar, bir degişim ve ilerleme yaratmamışsa, söylenenler uygulamaya konulamamışsa, yapılanlar boşa gitmiş, zaman ve emek kaybı olmuş demektir.
MEB Talim Terbiye Kurulunca ders kitaplarının hazırlanmasında bazı standartlar belirlenmiş ve bunlara uyulması istenmektedir. Örnegin kitabın ön kapagında kitabın adı, kullanılacagı okul türü, okutulacagı sınıf, yazar ve hazırlayanların adı soyadı, yayınevi adı, amblemi ve dersin özelligine uygun bir kapak düzeni istenmektedir. Ön kapakta bulunan bu bilgilerle birlikte kitabın basım yeri, yılı ve kurul kararları da iç kapakta yer alacaktır. Sırtta ise kitap adı, sınıf, yayınevi ve basım yılı bulunacaktır. Bu bir standarttır. Fakat bu bilgilerin önem sırası belirtilmedigi, örnegin sırt yazısının yukarıdan aşagı dogru yazılması gerektigi vurgulanmadıgı için çok farklılıklar gözlenmekte, genel bütünlük kaybolmaktadır. Kapakta çok çeşitli yazı karakterinin birarada kullanılması ise ciddi bir karmaşaya neden olmaktadır.
Kitap bir ekip işidir, fakat bu ekibin tasarımcısı, illüstratörü nedense yazarla birlikte kapakta yer almamaktadır. Bu kişilerin yaptıkları degersiz şeyler midir? Onlara karşı bir inançsızlık mı vardır? Yoksa aldıkları küçük ücretten dolayı mı önemsenmemektedirler? Yayıncı ve yazarlara göre tasarımcılar ve illüstratörler acaba yaptıklarıyla bir deger yaratamadılar mı? Şimdiye kadar yetkin, dogru, estetik ve özgün çalışmalar çıkaramadılar da kendi degerlerini kendileri mi düşürmektedirler? Yayıncılar farklı kaynaklardan aldıkları görüntülerden oluşan bir derleme yapmakla daha ekonomik kitaplar mı yaratmak istiyorlar? Bunlar irdelenmesi gereken konulardır.
Kitaplarda künye sayfasında yer alması gerekenler nedense her kitapta çok farklılık göstermektedir. Genel yayın, seri ve dizi numaraları, baskı adedi gibi bilgilere pek rastlanmamaktadır. Yazar dışında katkısı olanlarda da bir bütünlük görülmemektedir. Katkıda bulunanların mesleki formasyonunun belirtilmesi yararlı olmaz mı?
Kitapların ilk sayfalarında bir standart içinde yer verilmesi gereken Türk Bayragı, İstiklal Marşı, Andımız, Atatürk Resmi ya da Fotografı, Atatürkün Gençlige Hitabesi çok farklılıklar gösteriyor. Bazılarında ciddi eksiklikler ve olumsuzluklar görmek mümkündür. Örnegin Prof. Dr. Reşat İzbıraka ait 1990 yılı Milli Egitim Basımevi basımı Lise 3 Cografya kitabında bayrak üzerindeki İstiklal Marşını, Atatürk portresi üzerindeki Gençlige Hitabeyi okumak oldukça güçtür. Yazılar okunmadıgı gibi altındaki resimler de algılanmamaktadır. Yani her iki öge de birbirini örtmektedir. Yalınlık, sadelik yoktur. Gereksiz çerçeveler ve süslemeler, bu sayfalarda esas ögenin önüne geçmektedir. Andımızın ortadan blok olması metnin sag ve solunda sayısız girintiler yaratmakta bu da okumayı güçleştirmektedir.
Bloklama bicimleri bütün metinlerde önemli bir sorundur. Satırların rahat takibi bloklamaya baglıdır. Sola blok bir metinde sagdaki serbestligin gözün aynı satırı tekrar okumasına ya da satır atlamasına engel oldugu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu aynı zamanda (özellikle de İngilizce metin türü olan bilgisayar programlarıyla yazımlarda) hatalı hece bölmelerini ortadan kaldıracaktır. Bir iki sayfa tasarruf yapmak için kitabın işlevinden ödün vermek çok yanlıştır.
Kitapların ilk sayfalarındaki bu tür sorunları ortadan kaldıracak, özellikle yayınevlerine önemli kolaylıklar saglayacak bir yöntem bulunabilir. Örnegin Türk Bayragı, İstiklal Marşı, Andımız, Atatürk Resmi/Fotografı, Atatürkün Gençlige Hitabesi, PC ve MAC bilgisayarlarda da kullanılabilen bir CDye kaydedilip yayıncılara satılsa bu karmaşa ortadan kalkabilir. Böylece çocuklar, başka kitaplardan taranmış sonra da gözlerine mavi lens takılmış, gerçek dışı Atatürk portreleri görmekten kurtulmuş olurlar.
Yönergede sayfa düzeniyle ilgili olarak Sayfaların yazı alanı dışında kalan alt, üst, sag ve sol yanlarında en çok 2 cm boşluk bırakılır. diye bir kural yer almaktadır. Bu 2 cm en azdı da yanlışlıkla en çok mu yazıldı acaba? Bazı yayıncıların (belki de bu kuraldan hareketle) kitaplarındaki metinleri neredeyse sayfanın kenarına dayadıkları fark edilmektedir. Kitapların tıraşlanmasında matbaacı biraz dikkatsiz olsa bu metinlerin kesilmesi kaçınılmazdır.
Kitapların sadece kenarlarındaki boşluga önem vermek yetmez. Sayfadaki metin ve resimler birbirine çok yaklaşmış, satırların ve paragrafların aralıkları çok dar bırakılmış ise algılama zorlaşır, çocukta bıkkınlık yaratır. Pek çok kitapta görülen gereksiz bant ve çerçeveler, süsleme amaçlı zeminler de dikkati dagıtan ögelerdir. Sayfa tasarımında boşlukların doldurması kaygısı yerine algılamayı kolaylaştırıcı alanların yaratılması düşünülmelidir.
İ. Karaarslan, F. Zengin, A. Altuntaş ve A. Tütüncüye ait 2000 yılı Milli Egitim Basımevi basımı Lise 2 Fizik kitabında da görüldügü gibi koyu renkli bantların kullanılması, bu bantların içlerinde serifli yazılara yer verilmesi ve yazıların zemin rengine yakın bir tonda olması okumada ciddi sorun yaratmaktadır. Açık ton zemin üzerinde koyu ton yazı kullanımının, koyu ton zemin üzerinde açık ton yazı kullanımından daha okunur oldugu yapılan testlerle kanıtlanmıştır. Beyaz zemin üzerinde % 100 ton degeri olan bir yazıya göre % 70 - 80 ton degeri bulunan bir yazı daha rahat okunmaktadır. Aşırı siyah/beyaz kontrastlıgın olmadıgı üçüncü hamur samanlı kagıtlara basılan eski kitaplardaki metinlerin de rahat okundugunu söylemek mümkündür.
Kitapların da dahil oldugu tüm grafik ürünlerde önemsenmesi gereken tasarım ilkelerinden biri, kullanılan ögelerin algılanmasını saglamaktır. Bunun için sadelik, yalınlık ön koşuldur. Sadeligi, yalınlıgı saglayan ise öncelikle boşluktur. Boşluk olmayan bir alanda ögeleri algılamak zorlaşır. Tasarımın akcigerleri olan boşluklar rahatlamayı sagladıgı gibi zenginlik de ifade eder. Fazla sıkıştırılarak hazırlanan bir kitapta bir forma eksik basmakla elde edilecek kazanç kaybettirecegi degerlerden asla daha kıymetli olamaz.
 |
 |
Boşluga önem verilmiş Almanca bir ABC kitabı |
Karşılıklısayfalar birlikte düşünülmüş |
Kitap inceleme ölçütleri içinde kitap sayfalarının arka vermemesi gerektigi de yer almaktadır. Fakat kitabın kagıdı 60 gr. kapagı 150 gr. olur gibi bir ifade de bulununca elbette yayıncı ekonomik olana yönelecektir. Oysa kagıt gramajlarında bir alt ve üst sınır koyup, dogru malzeme kullanımı teşvik edilebilir. Kitap inceleme komisyonlarının önüne bilgisayar çıktısı, arka vermeyen kagıtlarla yapılmış maketlerin geliyor olması, kitapların baskı sonrası takibini gerektirmiyor mu? Arka veren kitapların toplatılması ya da o yayıncının bir kaç yıl kitap çıkarmasının engellenmesi mümkün degil midir?
Gelişmiş ülkelerde çocuklar, yazı yazmaya el yazısıyla başlamaktadırlar. Belli ki çocukların temel harflerle yazıya başlamalarında güçlük çektikleri gözlenmiş, araştırma ve deneyimler sonrasında bu yönteme karar verilmiştir. Başlangıçta benimseyerek ve sevilerek ögrenilmeyen yazının ileriki yaşlarda zor okunan bir yapıya dönüşmesi dogaldır. Kitaplarda kullanılan (özellikle ilkögretimde) yazı karakterinin temel alfabe olmasındaki zorunluluk nedir? 50 yıl önce belirlenmiş yazı karakterinde ısrar etmenin bir nedeni mi vardır? O günden bu yana degişen ve gelişen dünyamızda bu alanda da oldukça önemli yenilikler olmuştur. Yepyeni yazı karakterleri yaratılmıştır. Elbette bu yazı karakterini yaratanların temel kaygıları özgünlük, rahat okunurluk, kolaylık ve sürattir. Bunlardan neden yararlanılmasın?
Yazıda okumayı kolaylaştıran en önemli etkenlerden birisi harflerin iç boşlukları ile harfler arası boşlukların dengeli olmasıdır. İçi kapanmış bir a ya da ü harfinin okunması elbette güçtür. Bu nedenledir ki bold (kalın) karakterler, light (ince) karakterlere göre daha zor okunmaktadır. İtalik yazılmış uzun metinler, düz metinlere göre zor okunmaktadır. Hele Gothic ve Dekoratif karakterlerin büyük harfleriyle sözcük yazmak başlı başına beni okumayın demektir.
 |
 |
Boşluga önem verilmiş bir örnek |
Çok kalın yazılar inceye göre daha zor algılanır. |
Şu anda okutulmakta olan ders kitaplarında büyük harflerle yazılmış başlıklara çok sık rastlanmaktadır. Büyük harflerle sözcük yazmak, yarattıgı duragan, monoton görünümüyle okumayı isteksiz hale getirmektedir. Küçük harflerde bulunan alt ve üst uzantıların yarattıgı girinti ve çıkıntılardan yoksun olan büyük harflerde algılama ve seçim yapma gecikmeli olmaktadır. Ayrıca büyük harflerin, küçük harflerle yazılanlardan daha fazla yer kapladıgı da bir gerçektir. Başlıklar bir tür belirleyicilerdir; altındaki metne ilgiyi çekmeye, metnin içerigi konusunda bilgi vermeye yararlar. Metinden ayrı bir renkte veya birkaç punto büyük yazarak başlıklara dikkat çekilebilir. Fakat çeşitlilik adına çok farklı renkler kullanılması okuyucuyu yorar, ilgiyi dagıtır.
Kullanılmakta olan kitaplardaki önemli yanlışlardan birisi de görüntü yazı ilişkisinin iyi kurulamamasıdır. Görüntü, metni görselleştiren, konuyu zenginleştiren, hayal gücünü geliştiren bir ögedir. İllüstrasyonlar gerçege yakın fakat fotograf gibi yapılmamalıdır. Biraz abartmaların olması çocugun ilgisini çeker. Ama ilgi çekmek için aşırı deformasyonlara, kolaycılıga kaçılmamalıdır. Desen bozuklukları olmamalıdır. Görüntünün sayfa içindeki yeri, oranı, karşı sayfadaki görüntülerle organik ilişkisi çok önemlidir. Resim ve metinin bloklanmasında optik degerler dikkate alınmalıdır. Görüntülerin bilgiden hemen sonra yer alması, geri dönüşleri önler, takibi kolaylaştırır. Resimlerin paragrafları, hele de cümleleri bölmesinden kaçınmakta yarar vardır.
Kitaplarda forma sınırlaması nedeniyle metne agırlık verilip görüntü önemsenmemekte veya dar alanlara sıkıştırılmaktadır. Oysa hazırlanacak müfredat programlarında ne kadar görüntü (resim, illüstrasyon, fotograf) kullanılacagı belirlenebilir. Kitaplarda içerigi önemsememek mümkün degildir. Fakat iyi düşünülmüş, seçilmiş, ayrıntılara önem verilmiş bir görüntünün sayfalarca metnin anlatacagından daha etkili ve ekonomik bir anlatım gerçekleştirecegi de unutulmamalıdır.
İnceleme yönergesinde 6 - 7 yaş çocuklar için 24 punto, 9 - 11 yaş çocuklar için 12 punto harf büyüklügü tavsiye edilirken elbette çocugun rahat okuması düşünülmüştür. Ancak bu puntoların uygulanmasında hiç esneklik olamaz mı? 24 punto yerine 18 punto kullanılıp satır araları açılsa çocuk için rahatlatıcı bir düzenleme yapılmış olmaz mı?
Resim, yazı ve diger ögelerin yerleşiminde dengeli bir düzenleme yapılır, ögeler arası bir ritm oluşursa ve gözün yukarıdan aşagıya, soldan saga takibi saglanırsa algılamada fazla sorun yaşanmaz. Görüntülerin ya da haritaların zorunluluklar dışında yatay yerleştirilmesinden de kaçınmakta yarar vardır. Başı ya da kitabı çevirmek zorunda kalmak dikkati dagıtır, incelemekten vazgeçirir.
Ders kitaplarında satır uzunlukları da önemli bir sorundur. Bir standart görmek ise çok zordur. Satır uzunluklarının 8 ile 12 sözcük arasında olması okumayı kolaylaştırır. Uzun satırları okumak yorucudur. Paragrafların ilk ve son satırlarının farklı sayfalarda yer alması da cümle bütünlügünü zedeler, görsel etkiyi zayıflatır.
Kitabın boyutları elbette kagıt boyutuna baglıdır ve en az fireyle oluşturulur. Boyut konusunda kullanıcısının kullanım alanı, mekanı, kullanım amacı ve taşıma koşulları da göz önünde tutulmalıdır. Ders kitaplarının boyutlarında oluşacak birliktelik taşıma ve yerleştirme rahatlıgı saglayacaktır. Egitimde kullanılan araç ve gereçler işlevsel olmadıgı sürece zaman ve emek kaybı yaşanır. Kitabın içerigi sadece metin olarak algılanıp, tasarım ve tasarım ögeleri, tasarım sorunları dikkate alınmazsa çocugun estetik begenisi bozulur, kavramları algılaması zorlaşır.
Ders kitaplarının hazırlanmasında salt ticari kaygılar degil, gelecegimizi teslim edecegimiz çocuklarımızın kazanacagı degerler de düşünülmelidir. Bu degerler öne çıkarılırsa ve en önemlisi alanın uzmanları, egitim ve gelişim psikologları, dilbilimciler, illüstratörler, grafik tasarımcılar, egitim teknologları ve uygulayıcıların bulundugu geniş bir ekiple çalışılıp, ögretim programlarına ve egitim - ögretim ilkelerine uygun bir kitap hazırlanırsa sorunlar kesinlikle en aza inecektir. Ama öncelikle tarafların bu sorunları ortadan kaldırmaya inanması gerekmektedir.
Kaynakça:
BARFIELD, L.1993 The User Interface, Consepts and Design. Addison-Wesley Publishing Company, Oxford.
DEMİRCAN, Ziya Mete 2001 Web Sayfanız Rahat Okunabiliyor mu? NetLIFE, Sayı: 7, Sayfa: 86-90
H. Ü. Bilgi İşlem Dairesi/Lacivert Tasarım Grubu Web Tasarım Klavuzu, http://www.hun. edu.tr
JEAVONS, T. ve BEAUMONT, M. 1990 An Introduction To Typography, Quintet Publishing Limited, London.
MAGNIK, J. Typography & Page Layout, http://www.dtp-aus.com/typo/txt-lay.htm
PEKTAŞ, Hasip 1987 Basın İlanlarında Grafik Tasarım ve Layout, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
REYNOLDS, L. 1985 Yazının Okunaklılıgı, Mimar Sinan Üniversitesi, Çeviriler, İstanbul.
SARIKAVAK, Namık Kemal 1997 Tipografinin Temelleri. Doruk Yayıncılık, Ankara.
*H.Ü. Güsel Sanatlar Fakültesi Sanat Yazıları 7, Ankara, 2001
|